YUSUF YERMEN (JEFFY)

Herkesin ben doğdum diye saygı duruşunda bulunduğu 10 Kasım 1945’te Musevi bir baba ile Rum Katolik bir annenin tek evlatları olarak İstanbul’da dünyaya geldim. Kışları beş yaşına kadar Taksim'de sonradan Nişantaşı'nda, yazları ise Büyükada'da ikamet ettik. J
İlkokulu Işık Lisesinde okudum (Talih Tinay, Mithat Alam sınıf arkadaşlarımdı). Evde genel olarak Fransızca konuşulduğu için annem beni Fransız okuluna göndermeye karar verdi ve ihzari sınıfları atlayarak doğrudan 6. sınıf imtihanlarına kaydetti. Bittabi Fransızca yazma/okumam neredeyse sıfır olduğundan çaktım ve başka herhangi bir okulun imtihanlarına yazılmış olmadığımdan mecburen Işık Lisesi'nde orta 1’i okudum. Bu olay hem aileme hem de bana ders olmuştu.

O sene birkaç okulun imtihanına kaydoldum ve RA’i ilk yedek olarak kazanıp 1957'de Prep One’a nihari olarak başladım ve hemen sonra evde ‘bu okulda nihari okunmaz’ diyerek isyan çıkarttım ve şavaşı kazanarak Prep Two’dan itibaren lise sona kadar leyli okuma zevkine eriştim. (herhalde gayrimüslim ailelerin korkusundan o senelerde N.Sihon ve benden baska gayrimüslim leyli yoktu). Not: RA de okuduğum ve yaşadığım 8 sene boyunca en ufak bir taciz veya ayrımcılık yaşamadım. J

RA’de geçirdiğim milyonlarca hatıralar dolu 8 sene ömrümün en güzel yılları oldu. Herkese dediğim gibi, hayatımı bir daha yaşamak imkanını verseler, bir virgülünü bile değiştirmeden yaşamak istediğim 1957/1965 dönemidir. J

1965'in sonbaharında Aix en Provence'a ekonomi okumaya gittim (niyesi uzun hikayedir) ve 5 sene sonra mezun oldum. Bu arada 1968 yılını Fransa'da geçirmek büyük bir hayat tecrübesi oldu. 1969'da biraz da Avrupa'da yaşamanın tesiriyle (mesela Musevilerin adlarının normal Fransız isimleri olmaları) adımı Yusuf Yermen'e değiştirdim. J

Planlarıma göre İsviçre'deki Hautes Etudes International okuluna gitmek (girebilmek için en az 3 lisan bilmek ve hukuk/iktisat/siyasal bilgilerden mezun olmak gerekliydi) ve sonradan BM, Kızıl Haç, Unicef gibi organizasyonlarda çalışmaktı. Ancak evdeki hesap ve pazar hikayesi, bu arada Nori ile nişanlanmıştım ve müstakbel kayinpederim Cenevre'de yaşayan ufak bir armatördü. Bana gemi nakliyatından ve ilgili işlerden bahsediyordu, bu da beni bayağı ilgilendirmeye başlamıştı. J

Temmuz 1970'de ilk eşim Nori ile evlendik, ağustosta Turkiye'ye geldik, ekimde Tuzla piyade okuluna gittim. Mart 1971'de Ankara KK İstihbarat Başkanlığı kurası çektim ama 15 gün kadar kaldıktan sonra malum sebeplerden önce Mamak 229. piyade alayına sürüldüm sonra da alayın bağlı olduğu 28inci tümen komutan sekreterliğine yollandım. Ankara'daki hayat güzeldi. Faruk Sayıt ve eşiyle ilk altı ay ortak bir evde yaşadık. Mart 1972'de terhis oldum ve iki ay sonra önce Cenevre'ye, oradan da 3/6 ay staj yapmak üzere Cenova'da bir 'shipbroking' şirketinde çalışmaya başladım. Sonunda bu kısa staj tam 38 sene sürecekti... J

1976'da Vanessa, 1979'da Barbara doğdu. 1981'de 'director' lüğe terfi ettim ve 1987'de 'management buy-out' sonucunda sirkete %25 ortak oldum. 1989'da İtalyan vatandaşı oldum. J 1983'ten beri Nori ile ayrı yaşamaya başlamıştım. Eşim kızlarla Cenevre’ye gitti ve kızlarım önce International School of Geneva'dan mezun oldular. Vanessa sonra Milano'daki International School of Design'ı bitirdi ve halen Milano'da yaşıyor. Küçük kızım ise önce University of Bath (İngiltere) de Biyokimya master’ı aldı, 4 yıl sonra da University of Geneva'dan PhD aldı, halen 10 senedir beraber olduğu erkek arkadaşıyla Vancouver'de yaşıyor ve son verdiği haberlere göre bu senenin ortasında beni dedeler grubuna sokmaya niyetli.... J


1992'de annemi, 1998'de babamı kaybettim. 1998'de Enrica ile tanıştım ve beraber yaşamaya başladık, 2008'de de evlendik. 2004'de ise şirketi dünyanın en büyüuk 'shipbroking' şirketi olan Clarksons'a sattık. 2008'de satış tamamlandı ve iki sene yeniden memur olarak çalıştıktan sonra 2010 ocağında emekli oldum.
J Birçok kişi yoğun ve stresli bir iş hayatından sonra emekliliğin insanı çökertebileceğini söyledi ama ben hayatımdan memnunum (tek aksilik sırt ve bel probleminden golf oynayamamam). Hiçbirşey yapmamanın da güzel olduğunu keşfettim (Allahtan hanım hala öğretmen, dolayısıyla 24 saat başımda değil..). Hergün yürüyüş yapıyor,yemekler hazırlıyor, gazete vs. okuyorum.Bilgisayar da büyük bir icat...Eşimle senede 2 cruise yapıyor, Türkiye'ye yazın tatile geliyoruz. Ayrıca ben de senede 2-3 kere gelip hiç olmazsa Filiz yemeklerine katılıyorum. J

Gurbette yaşamanın birçok avantajları var ama arkadaşlık mefhumu yok gibi. Hele benim gibi kardeşleri olmayanlar çocukluk ve gençliğinde edindiği arkadaşların önemini buralarda daha fazlasıyla hissediyor. İyi ki varsınız.

1945 – 1965 – 2015….Yasef Yeruşalmi,  sonradan Yusuf Yermen,  aile ve arkadaşlar için Jeffy.


Okul sonrası
Öğrenciler