ONUR ÖZBİLEN

Aşağıda, sahada yüzlerce çocuk, çığlık çığlığa bir topun peşinden koşuyor, topu tekmelemeye çalışıyor ama o kalabalıkta nadiren başarabiliyorlardı. Babamın elini bıraktım ve koşarak aralarına daldım. 60 yıl kadar önce, kolejle ve futbolla böyle tanıştım.

Rahmetli babamla birlikte Robert Academy'nin giriş sınavına gelmiştik. Babam da dahil ailede birkaç RC  mezunu olduğu için Kolej hakkında kulaklarım bomboş değildi ama yine de Küçük Gym'i, Terası, Keşhaneyi, Büyük Kütüphaneyi  ileride yaşayarak öğrenecektim.

İlk günden itibaren futbol sevgisi her şeyin önündeydi. Sabahları kahvaltıdan önce Theodorus Hall ve Anderson Hall'ün  arkasındaki sahalarda, dersler bitince her yerde, akşam yemeklerinden sonra Küçük Gym'de sürekli futbol oynuyor, vakit buldukça Büyük Kütüphaneden aldığım roman, hikaye ne varsa okuyor,  derslere ayırabildiğim zaman  sıralamanın hep en arkasında kalıyordu.  Lisede işler daha da çetinleşti. Artık akşamları Arnavutköy'de ya da Bebek'te Nazmi'de demlenmenin keyfine ermiştik. Üstelik Lise takımında da oynamaya başladığım için maçlar ve antrenmanlar önem sırasında dersleri daha gerilere itiyor, akşamları briç partileri ders çalışmaya neredeyse hiç vakit bırakmıyordu.

İlk yılımdan itibaren devamlı yatılıydım. Sadece uzun tatillerde Ankara'ya ailemin yanına gidebiliyor, kalan zamanı,  hafta sonları dahil, bir karışanım olmadan sorumsuz bir şekilde yaşıyordum.

Neticede; herhalde şans da yardım etti, takıntısız kayıpsız RA'yı bitirdim ve giriş sınavını kazanıp Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler  Fakültesine, yani diğer adıyla Mekteb-i Mülkiye'ye kaydoldum.

Ankara'da hayatım tamamıyla değişti. Bir kere annem ve kardeşlerimin yanında son derece düzenli bir hayat yaşamaya başladım. Dersler en büyük ilgi alanım oluverdi ve futbol arkalarda kaldı. O yıllarda S.B.F. , bünyesinde Muammer Aksoy, Mümtaz Soysal, Seha Meray, Sadun Aren, Deniz Baykal  gibi  en değerli profesörleri barındıran, alanındaki en şöhretli okuldu. Bu değerli bilim adamlarının her açıklaması, sözü ertesi gün gazetelere başlık oluyordu. Bu konulara yeni giren bir genç  öğrenci için bu seçkin kadroyu  ilk ağızdan izleyebilmek büyük şanstı ve konuların daha derinini öğrenme iştahı veriyordu.  Okuma aşkım depreşmişti. Durmadan okuyor, arkadaşlarla ders dışındaki tek ortak  aktivitemiz olan briç partilerinde bile dersleri, kitapları konuşuyor, ekonomik ve siyasal olayları analize çalışıyorduk.

O yıllarda SBF'ye  her yıl 300 kadar öğrenci alınır ve geçen yıllardan kalanlarla birlikte 500 küsuru aşan toplamın ancak 150'ye yakını mezun olabilirdi. Dört yıllık öğrenim süresinde "kan gövdeyi götürüyordu" denilse abartılı sayılmaz. İşte bu ortamda da, takıntısız ve sıkıntısız Maliye ve İktisat Bölümünden  mezun oldum. Bunu takiben, 6 ay Almanya'da Goethe Institut'te biraz Almanca öğrenip sonra da İngiltere'de pazarlama dalında  ihtisas (MA) yaptım ve Türkiye'ye dönerek askerliğimi tamamladım.

1974 yılında Müfettişlik Giriş Sınavını kazanarak İş Bankasına girdim. Yoğun ve yorucu bir eğitim programından sonra mesleğe başladım. Gençtim, hevesliydim ve çok çalışıyordum. Esasen müfettişlik gençken katlanılabilecek bir meslek.  Kışları üç büyük şehirde olsa da yazları  senenin 6 ayını Anadolu'nun çeşitli ücra köşelerinde ailenizden uzakta,  yokluk içerisinde geçirmek tam bir fedakarlık istiyor. Bütün zamanımı Bankayı, bankacılığı ve insanları tanımaya ayırdım.

Özellikle soruşturmalar her olaya farklı açılardan bakılabileceğini (hatta bakılması gerektiğini) , kesin ve tek doğru olarak ortada duran  şeyin de soruşturulup araştırılmasının icap ettiğini öğretti. Bazen raporda yer verilen bir görüşün farklı bir şekilde ifade edilmesinin dahi inanılmayacak değişik sonuçlara yol açabileceğini kavradım.

Bütün bu tecrübeler ilerleyen yıllarda idarecilik yaparken işime çok yaradı. Daha ilginç olanı, lisede futbol oynadığım yıllardaki "takım ruhu" kavramının tam olarak ne olduğunu şimdi daha iyi anlayabiliyordum. Ekibinizin  üyeleri ile kuracağınız ilişkilerin, ekibinizi yönlendirmede işinize nasıl yaradığını görmek hayret verici. Aslında iş hayatındaki ve futbol sahasındaki takımlar arasında yönetim açısından pek bir fark yok.

Bence asıl önemli olan, hayatın her safhasında edinilen değişik tecrübelerin diğer aşamalarda da kullanılabileceğini idrak etmek.

Bankanın çeşitli Genel Müdürlük birimlerinde çalıştıktan sonra İştirakler Müdürlüğüne ve üç  yıl sonra da İştiraklerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığına yükseltildim. Bankanın değişik oranlarda hissesinin bulunduğu, hemen her alanda faaliyet gösteren sayısı yüzü aşan iştiraki vardı. Doğal olarak bu şirketler, sermaye, kredi, finansal destek ve koordinasyona, çeşitli konularda yönetim desteğine ihtiyaç duyuyorlardı. Her gün, farklı  bir alanda faaliyet gösteren bir iştirakin çok değişik bir konudaki yardım talebi ile karşılaşıyor,  her konuyu okuyup öğrenmeye, fikir üretmeye çalışıyorduk. Bu,  konuların çeşitliliği ve her dem ilginçliği nedeniyle çok keyifli bir işti. Aynı anda 8-10 şirketin yönetim kurulu başkanlığı, başkan vekilliği ve üyeliği görevlerini taşıyor, bu meşakkatli işi zevkle yerine getiriyordum. Tabii her şeyin bir sonu var. Son olarak Bankanın iştiraklerinden İzmir Demir Çelik Fabrikasında iki yıl kadar genel müdür olarak çalıştım ve Bankayla vedalaştık.

Yıllar önce, Mr. Ellison'un fizik dersinde, sınıfın arka sıralarında birkaç arkadaşla birlikte, o gün öğleden sonra sahaya çıkacak RA takımında kimlerin oynayacağını belirlemeye çalışırken derste kaçırdıklarımı,  bugün emekliliğimde "kuantum"u, "radyoaktivite"yi, "kuark"ı  okuyup anlamaya uğraşıyor,  yeniden öğreniyorum. Ama ne gam, daha ne kadar süreceğini bilemesem de vaktim bol ve keyif alıyorum.

Eşim Gönül Hacettepe Üniversitesi mezunu. 20 yıllık bir akademik çalışma hayatından sonra emekli oldu. Oğlum Barış Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu ve o da akademisyenliği seçti.  3 yıl önce Medeni Hukuk dalında doktorasını verdi. Bu günlerde  doçentlik tezini hazırlamakla meşgul. Ben ise kitaplarımın arasında, yarı baygın "Enver Paşa kahraman mıydı? Hain miydi?", "CERN çalışmaları nasıl sonuçlanacak? Higgs Bozonu elde edilebilecek mi?" gibi önemli sorunları çözmeye çalışıyorum.


Okul sonrası
Öğrenciler