CEM KOZLU
Okul sonrasını özetlemek
gerekirse daldan dala atladım, çok zevk aldım ve şimdilik hala yaşıyorum.
Denison Üniversitesi ve Stanford’dan sonra iki yıl Amerika’da, dört yıl da
Cenevre’de çalıştım. Sonra, tam terör kasırgasının ortasında Türkiye’ye dönüp
Halis Komili, Selçuk Erden ve Ahmet Çullu ile aynı çatı altında çalışmaya
başladım. Libya’dan Rusya’ya, Suudi Arabistan’dan Polonya’ya birçok ülkeye (çoğu
kez Türkiye’den ilk defa) zeytinyağı ihraç edip rekorlar kırdık. İç piyasada
Salat’ı liderlikten devirip yerine Yudum’u oturttuk. Beraber koşturup,
çalışmaktan çok zevk aldık.
1988’de Turgut Özal’ın
sürpriz bir teklifi üzerine Türk Hava Yolları’nın Yönetim Kurulu Başkanı ve
Genel Müdürü olarak göreve başladım. Şirketi bir KİT zihniyeti ve temposundan
çıkartıp hizmet odaklı bir ticari kuruluşa dönüştürmeye çalıştık. Sektörle
bağlantım hala sürüyor ve bana zevk vermeye devam ediyor. Avrupa Hava Yolları
Birliği başkanlığı ve IATA Eğitim Fonu yönetim kurulu başkanlığında bulundum,
TAV’da yönetim kurulu üyeliği, ikram kuruluşu DO&CO’da danışmanlık yaptım. Halen
Pegasus’un bağımsız yönetim kurulu üyesiyim.
Gene rahmetli Özal’ın telkiniyle 1991 seçimlerine katılıp milletvekili seçildim, ama siyasette verimli olamayacağımı düşünerek 1995 seçimlerine girmedim, Coca-Cola’ya intisab ederek yöneticiliğe döndüm. Dört yıl İstanbul’da, altı yıl Viyana’da görev yaptım. 51 ülkeden sorumlu Orta Avrupa, Avrasya ve Orta Doğu Bölümü’nün başkanlığından emekli oldum, ama Coca-Cola’da danışmanlık ve Coca-Cola İçecek’te yönetim kurulu üyeliklerim devam ediyor. Ayrıca Anadolu Grubu, Anadolu Efes, Evyap, İstanbul Turizm ve Otelcilik A.Ş., Nokta.com’un yönetim kurullarında görev yapıyorum.
1980 yılında Anne
Seasholes’la evlendim. İki oğlumuz, bir gelinimiz var; torunumuz da yolda. Çok
heyecanlıyız. Anne uzun yıllardır Robert Kolej’de üniversite rehberliği yapıyor.
Değişik zamanlarda Denison ve Boğaziçi üniversitelerinde ders verdim, sekiz
kitap yazdım, bunlardan Liderin Takım Çantası aynı zamanda seminere
dönüştü; birçok şirket ve okulda seminerler vermeye devam ediyorum.
1990’lı yıllarda ciddi bir kalp rahatsızlığı yaşadım. İki müdahale başarılı
olamayınca kendimi sevgili Hasan Garan’a teslim ettim. Onun tedavisi sayesinde
toparlandım ve normal yaşantıma dönebildim. Daha sonra karşılaştığım sorunların
aşılabilir nitelikte olduklarına şükrediyorum. Hasan ’65 Reflections’ındaki
“write-up”ımda beni “stoic” olarak tanımlamıştı. Galiba haklı.
Yol boyunca okul ve yatakhane arkadaşlarımın destek ve dostluğu, okulun bana aşıladıkları, hocalarımızın öğreti ve öğütleri daima bana güç verdi. Kendimi çok şanslı addediyorum.