ALİ CANLI
1949 senesinde Fevzi-ati
anaokulunda bitmez tükenmez eğitimime başladım. 1950'de Arnavutköy-Bebek
arasındaki asıl binada ilkokula Recep Göknil ve Ali Tandal'la başladım. İkinci
sınıfta okul kapandı, Bebek İlkokulu'na geçtik. Bebek İlkokulu'nu 1955'de bitirip
Robert Academy’e girdim. Orta ikide ortalamadan Lise ikide de İngilizce ve
matematikden sınıfta kaldım. Oğuz Alpay'la ben ısrarlı çalışmalarla mezun
olduk. Onun için 63, 64 ve 65 sınıflarınla okumuş ve de çok sevdiğim ve de hala
görüştüğüm arkadaşlara sahip oldum.
Sevgili Bull sen yükseğin imtihanına falan sakın girme ben mani olurum dedi. Sonra da sordu ne yapacaksın. Benim Amerika'dan acceptance gelmiş ancak haberi yoktu. Ben ODTÜ’ye gideceğim ve de iş idaresi okuyacağım dedim. Bull güldü sen oraya giremezsin dedi. Ben görürüz dedim ve de kapıyı vurup çıktım.
Sosyoloji ve tarihten ikmale kaldığımdan cap and gown giyemedim. İkmal imtihanlarını sevgili Gaga’nın yardımlarıyla verip mezun oldum.
Gırgır şamata o zamanlar Istanbul'un en güzel zamanları. Eğlendik ettik ODTÜ’nün imtihanına girdim. Okullarla pek alakam olmadığı için etrafa sordum. Ne yazayım diye. Dediler ki birinci mühendisliği yaz ikinci iş idaresini, nasılsa ikinci istediğine girersin. Öyle yaptım tabi ki. Neticeler açıklandı . Hiç unutmuyorum Selim Arda rahmetli elinde gazete 'hadi dedi işin iş girmşsin ODTÜ’ye” . Hadi ya dedim. Ama bir baktım Mühendislik'e girmişim. Halbuki kötü bir öğrenci olarak istemiyordum. İlk tercih olarak da Makine'yi yazmıştım. Onu da sormuştum. Daha doğrusu sorduğum, bu mühendisliğin en kolayı hangisidir diye, inşaat demişlerdi. Ben inşaatı ikinci, makineyi birinci yazmıştım. Kayıt yapıldı, Makine'ye girdim.
Bir tek düşündüğüm, nasıl
yapsam da bu mühendislikten sıyırsamdı. İkinci sömestrede Endüstri bölümünün
açıldığını duydum. Hem makineden hem de iş idaresinden ders alıyorlarmış. Tamam
dedim bu bana göre. İdari ilimlerden aldığım notlarla makine derslerini
kapatırım, bu işi hallederim. Neler sorulacağını ve de cevaplarını öğrenip
Endüstri Mühendisliği başkanına gittim. O sordu ben cevapladım. En son git bana
giriş puanını öğren dedi. İşte dedim felaket başlıyor. Gittim. İdarede çalışan
hatun niye öğrenmek istiyorsun dedi. Endüstriye gireceğim dedim. Gitti baktı
geldi: 57. yüksek puanla girmişim. Neyse. Bull çok kızmıştı. Bunu duymuş beni
görüp selam bile vermedi.
Kolejdeyken probation listesinde olmadığım zamanlar en çok fotoğrafla ilgiliydim. ECHO için spor fotoları çekerdim. Onları kendim banyo eder basardım. Bu arada Perşembe pazarında babamın atelyesinde de çalışırdım. Torna, vargel planya. Çok da severdim.
Sonunda daha yerleşmemiş Endüstri Mühendisliği'nde, her fakülteden ders alarak, ve de maden ile mimari, iş idaresi binaları arasında maratonlarla okulu ilk tahmin ettiğim gibi bitirdim.
Askere almıyorlardı
gittim atelyede çalışdım. Bir alay ukala beni orda çalışan işci sanıp bilgiçlik
taslıyorlardı . Sonunda Makine mühendisliğinden aldığım resimli yazıyı duvara
astım, ukalalıklara son verdim.
Askerde büyük şans Tuzla piyade okulu çıktı 122 inci dönem . Tam da köprü açılmıştı. Zaten evliydim. Evci olarak 6 ay iyi geçti. Kura günü geldi çattı. 1600 kişi toplanırken baktım benim numaram, adım okunuyor. Gittim bir selam, merakla beklerken Ankaradan gelen köpek, Sabri'ye soruyor anons edelim başkası da vardır belki diye. Ama Albay Sabri biliyor benden başka endüstri mühendisi yok. Zaten beni de tanıyor çünkü okulun kaloriferlerinden ben sorumluyum.
Hava ikmal merkezi Kayseri. Yerime gittiğimde bir çok Kayserili geldi tebrik etti. Beni torplli bir Kayserili sanmışlar.
Askerlik
sonunda İbrahim Betil, Mithat Alam ve diğer bir kaç arakadaşla Plastik işlerine
başladım. Bayağı başarılıydık. Düsseldorf’a fuara gitmeğe karar verdik . Hemde
Renault 12 arabayla. Dönüş de İbo tutturdu Viyana üzerinden gidelim diye. Meğer
Bull oradaymış. Ben ilk önce olmaz filan dedim ama sonra gittik. Bull’la
barışdık. Eski bir saati varmış New Yorkda tamir ettirememiş. Ver bana dedim.
Hemen orda yaptım. Çok şaşırdı. Ben dedi bilmiyordum senin bu tip şeyleri
yaptığını.. Boş ver dedim sör sen beni tanımıyordun ki. Sonra dost olduk. Bir
Viyana pazarına bile gittik. Oradan eski bozuk foto makineleri alıp tamir edip
koleksiyonuma koydum. Eski bir 1970 model Mercedes 170 V aldım. Onun bütün
parçalarını tek tek elden geçirdim. Seneler sürdü ancak bir türlü
bitiremedim.Yine eski 1970 Mercedes aldım. Ahmet Tarhanla klasik oto rallisine
girdik. Hiç sevmedim. V8 motorlu arabayla ağacı görene kadar 36 km süratle,
sonra bilmem neyi görene kadar 40 km filan. Olacak iş değil.
Plastik işini Profesyonel idarecilere bırakıp Betil Pamukbanka bende Rıza Ası vasıtasıyla Enka inşata girdim. Ofis de otur şantiyelere makine al. Makine ikmal Müdürlüğü. Tam bana eyvallah diyecekken Kelebek satın alındı. Genel Müdür Rıza Ası . Bana gel dedi Hiç düşünmedim İki fabrika bana bağlı. Çok yenilikler yaptık Rıza ile. Hem Kontrplak hemde mobilyada. Türkiyede ilk defa mikro dalga ile yapılan sandalye ve iskemlelere başladık.
Sonra bir sürü karambol ben kendimi Suudi Arabistanda Klima işi yaparken buldum. Şirket benim ama tabii Arabın gözüküyor. Her türlü HVAC işi yaptım: hastaneler, oteller, stüdyolar vs vs. Aynı işi Türkiyede de başlattık. Buradada bayağı sayılı işler yapıldı. Merkezi sistemle ısıtılan ve soğutulan en büyük Maya Etiler sitesi gibi.
Bütün bu işler trajik bir şekilde bitti. Kendimi Kuzey Irak'ta danışmanlık işi yaparken buldum. Yakın adamlarımı topladım, bir Irak şirketi kurdum. Geleceği belli olan Sünni ayaklanması başladı. Sonra terörist katılımlar IŞİD’e dönüşdü. Ben de artık yarı emekli oldum.